kafam güzel, kafam kadar güzel misin? güzelsin. kafam bi' milyon, sen o kadar eder misin? edersin. geçmişin her yönüyle daha güzel olduğunu -yine- kendime tezahür ettiğim bilmem kaçıncı gece. içim, bir barajdan akan sudan hallice. alabildiğince şiddetli, yenik düşüyor yer çekimine. evet çekim, ama yer mi gök mü? ne yaşıyorum ben, neyin içerisindeyim? bunu sorgulamamak kendimle istişarelerimde sonuçsuz kalsa da; bu kadar insanın bunu düşünmeden ömür çürütmesi bana pek yabancı geliyor. hepiniz NPC misiniz lan? bir delikanlı yok mu aranızda, itiraf etsin! bitsin bu çile! bıktım! kafa sikme şimdi roze, neden buradayız? "o" yüzden buradayız. bizler, istemeden, anlamadan, bilmeden esiri olduğumuz duyguların peşinden geldik buralara. en umursamadığımız, en dokunulmaz olduğumuz noktadan vurulduk yine. klasik, 3 harf 2 hece.
Kayıtlar
uyanış
eski yazdıklarıma, düşündüklerime, paylaştıklarıma hatta genel olarak hayatıma şöyle bir baktığımda; toplumdan izole bir yaşamdan kurtuluş çabasıyla dolu. bu çabanın genel sebebi de, o zaman içerisinde yer aldığım hayat, internet hayatıydı. bundan sıyrıldığımda her şeyin daha güzel olacağına kendimi o kadar inandırdım ki; şimdi bile o değişimin heyecanı içimi kasıp kavuruyor. ama bir yanlış yaptım. beni yitirdim. kendini sevmek, saymak gibi terimlere aşina olsaydım şayet bu tür bir değişime asla gerek duymayacaktım. hayatımda ilk defa -toplumdan izole yaşama sebebimin dış görünüşümle alakalı olduğunu düşünüyorsan, gayet iyi durumdasın- gibi bir yapıcı eleştiriyi zannediyorum 2013-2016 seneleri arasında bir tarihte ilkokul arkadaşım Batuhan'dan almıştım. eleştiri dediysem de, belki de dönüm noktamdı. sanki yıllardır duymam gereken şey buymuşçasına bir aydınlanma yaşadım. tabii her şey bir anda değişmedi, yani bu öneri/eleştiri/telkin adı her neyse, beni değişime hazırladı evet ama ...
mirror
bölüm 1 Yorgunluk hissi uyandırmayan bir gecenin sabahında, gece boyunca gördüğü rüyaların anlamsızlığını tartışırken baktı aynaya. gördüğü şey karşısında pek çok insanın göstereceği reaksiyondan farklı olarak; her zaman olduğu gibi baktı kendine. herhangi birine bakışından farklı olarak, sigara seçiminde üzerinde duran fotoğrafın ne kadar anlamlı olabileceğini düşünürken bunun anlamsızlığının muhasebesini yapacak kadar da güçlü değildi. alışılmış, edinilmiş her duygudan muaf, herhangi bir olumsuzluktan uzak. henüz doğmuş bir bebek kadar masum, onun kadar temiz hissetti kendisini. bu his yalnızlığına ancak 5 dakika kadar eşlik edebildi, sonrası; yok. yıkayacak bir yüzü olduğundan bile emin değildi, aynada kendisine bakmak istese de göremedi. aynada bir kişilik, bir oluşumdan ziyade; bir boşluk onu bekliyordu zira. her şeyin emekle var olabildiğin dünyada kendisi hiç bir şey yapmadan var olabilir miydi? bunu sorguladı. haksızlık yaptığı bir benlik söz konusu olsa belki bunun ...
bi siki becerememek
çoğu zaman içerisinde bulunduğum, lakin şu aralar ziyadesiyle yüksek bir hissiyat ile içime işlemiş durum. anlatacak bir şey yok, bitmişiz. bitirmişiz kendimizi. ufacık hazlar, zevkler uğruna vazgeçmişiz geleceğimizden. şimdiden pişman olmuşuz, google fotoğraflarda kaybetmişiz benliğimizi. geçmişin izleri derinlemesine girmiş götümüze. biz istemişiz bunu roze bey, biz. gereksiz hayallerin peşinde, gereksiz insanlar için yakmışız benliğimizi. çok yazık etmişiz kendimize. yanlış değerler vermişiz, yanlış insanlara.
adı konulamayan şeyler
sen. senin adın konulamıyor. sensiz olunamıyor, seninle olunamıyor. sen bu hayatın en farklı detayısın. sen, detaydan ötesin. sen altı kırmızı şeritle donatılmış bir kelimeden fazlasısın. sen, çoğu zaman her şey, bazen hiçbir şeysin. sen, yaşanan bir hayatın kara lekesisin. sen, bilinmeyen denklem gibisin bazen. tüm bunlara rağmen sen; bu hayatın sayılamayacak kadar fazla olan yıldızısın. sen kumsalsın, sen Mersin'sin. sen, akla gelen tüm kötü şeylerin yaratıcısı ama tüm güzelliklerin anasısın. sen; hayatın sırrısın sensiz hayatın getirdiklerinin bir faydası yok lakin sen, imkansız olansın. sen ece, bir hayatın edinebileceği en önemli detay iken, bunu kabul etmeyen bir denizsin. sen, dalgalı bir derya denizin, ölümüsün. ama beni yaşatıyorsun. sen, somurtmuş bir gecenin, ufak bir tebessümü. sen, tüm olup bitenin takipçisi. hiçbir şeyden haberin yok. ufak bir sürede anlatılmış bir aşkı anlamayacak kadar salak. ben seni açılabilecek her türlü be...